Devletler ile yabancı yatırımcılar arasındaki uyuşmazlıklarda devlet mahkemelerine gidilmesi tercih edilen bir durum değildir. Zira yatırım uyuşmazlığında devlet, uyuşmazlığın bir tarafıdır. Yatırım tahkiminde, tahkimin diğer avantajları yanında devlet mahkemelerinin tarafsızlığı ve bağımsızlığı yönündeki şüphe de bertaraf edilmektedir. Bu nedenle yabancı yatırımcılar, bir devlette yatırım yapmadan önce, herhangi bir uyuşmazlık çıkması durumunda tahkime gitme güvencesinin bulunmasını tercih ederler. Uluslararası yatırım tahkiminde, yatırımcıların mallarına el konulması, haksız muameleye uğramaları veya yatırımlarının zarar görmesi durumunda doğrudan ev sahibi devlet aleyhine dava açmaları mümkündür. Bahsi geçen hallerde yatırımcı, devlet mahkemelerine başvurmaksızın tahkime giderek uluslararası düzeyde hak arayabilir. Bu tahkim türü, iki taraflı yatırım anlaşmaları veya çok taraflı yatırım anlaşmaları kapsamında gündeme gelebilir.
Türk hukukunda Anayasa m. 125’te “Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların milli veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir.” denilerek yatırım tahkimi kabul edilmiştir. Buna uygun olarak 4501 sayılı Kamu Hizmetleri ile İlgili İmtiyaz Şartlaşma ve Sözleşmelerinden Doğan Uyuşmazlıklarda Tahkim Yoluna Başvurulması Halinde Uyulması Gereken İlkelere Dair Kanun çıkarılmıştır.
Uluslararası alanda ise yatırımcılar ve devletler arasındaki uyuşmazlıkların çözümü amacıyla Dünya Bankası tarafından 1966 yılında “Devletler ve Diğer Devletlerin Uyrukları arasındaki Yatırım Anlaşmazlıklarının Çözümü için Sözleşme” çerçevesinde Uluslararası Yatırım Uyuşmazlıklarının Çözümü Merkezi (ICSID) kurulmuştur. Sözleşmeye bugün için 165 devlet taraftır. ICSID tarafından verilen kararlar bağlayıcıdır ve üye devletler ICSID kararlarını tanımayı ve uygulamayı taahhüt eder. Bütün bunların sayesinde ICSID, yatırımcıları koruyucu ve devletlere yatırımcı güvenini artırıcı bir rol üstlenmektedir.