TR | EN
Ticaret Hukukunda Arabuluculuk

TTK m. 5/A uyarınca “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Buna göre konusu bir miktar para olan ticari dava niteliğindeki alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması gerekmektedir. Ticari dava ve çekişmesiz yargı işlerinin sayıldığı TTK m. 4’ten hareketle ticari davalar mutlak ticari davalar ve nisbi ticari davalar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Mutlak ticari davalar, TTK m. 4/1 hükmünde sayılan hususlardan doğan davalardır ve bu davaların ticari dava sayılması bakımından taraflarının tacir olup olmadığı veya davanın tarafların ticari işletmesiyle ilgili bir husustan kaynaklanıp kaynaklanmadığı önem arz etmez. Bu bağlamda Türk Ticaret Kanununda, Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları mutlak ticari davadır. Ancak taraflardan birinin 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun anlamında tüketici olarak nitelenmesi durumunda yapılan işlem TKHK m. 3/1 anlamında tüketici işlemi olarak nitelenecektir. Her durumda söz konusu hususlardan doğan davalar bakımından dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması TTK m. 5/A veya TKHK m. 73/A uyarınca dava şartı olacaktır. Ancak hem TTK m. 5/A hem de TKHK m. 73/A hükmünde öngörülen dava şartı, uyuşmazlığın çözümü için mahkemeye başvurulması halinde gündeme gelmektedir. Şayet uyuşmazlığın çözümü için HMK anlamında tahkim yoluna veya Tüketici Hakem Heyetine başvurulacaksa öncesinde arabuluculuğa başvurma zorunluluğu bulunmamaktadır.

Nisbi ticari davalar ise her iki tarafın da tacir olduğu ve uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklandığı davalardır (TTK m. 4/1). Öte yandan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davaların ticari dava sayılması için de TTK m. 4/1 uyarınca bir ticari işletmeyle ilgili olması şartı aranmaktadır. Söz konusu hususlarda da bir ticari işletmeyi ilgilendiren ve konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır (TTK m. 5/A).

Arabuluculuğun dava şartı olduğu haller dışında taraflar, HUAK m. 3 uyarınca uyuşmazlığın çözümü için arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak veya bu süreçten vazgeçmek konusunda serbesttirler. Ancak tarafların uyuşmazlığı arabuluculuğa taşıyabilmeleri için o uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olması gerekir. HUAK m. 1/2, hangi uyuşmazlıkların arabuluculuğa elverişli olduğunun tespitinde yol göstericidir. Buna göre “Bu Kanun, yabancılık unsuru taşıyanlar da dâhil olmak üzere, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanır. Şu kadar ki, aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıklar arabuluculuğa elverişli değildir.”. Bu nedenle bir uyuşmazlığın çözümü için arabuluculuğa başvurulabilmesi için uyuşmazlık, özel hukuktan doğmalı ve tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden kaynaklanmalıdır. Ticaret hukuku alanında da tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden kaynaklanan davalar arabuluculuğa elverişlidir.  Bu uyuşmazlıklar bakımından arabuluculuğun dava şartı olmadığı durumlarda (örneğin uyuşmazlığın çözümü için HMK anlamında tahkim ya da tüketici hakem heyetlerine başvurulması durumlarında) ihtiyari arabuluculuğa başvurulabilecektir.

Çekişmesiz yargı işleri bakımından ise, bunlar ticari nitelikte olsalar bile, arabuluculuk gündeme gelmeyecektir.