TR | EN
Sigorta Hukukunda Arabuluculuk

Sigorta hukuku alanında genellikle sigorta sözleşmesinden doğan sigorta tazminatı veya sigorta bedeli ile primin ödenmesi taleplerinden ya da sigortacının rücu taleplerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarla karşılaşılmaktadır. Bu uyuşmazlıkların çözümü için yargıya başvurulabileceği gibi diğer uyuşmazlık çözüm yollarına da başvurulabilir. Diğer uyuşmazlık çözüm yolları olarak HMK anlamında tahkim ve arabuluculuk ile sigortacıya yöneltilen sigorta tazminatı veya sigorta bedeli talepleri bakımından sigortacılıkta tahkim yolu karşımıza çıkmaktadır.

Sigorta hukuku uyuşmazlıklarında arabuluculuk, ihtiyari arabuluculuk ve dava şartı arabuluculuk olarak gündeme gelebilmektedir.

TTK m. 5/A uyarınca “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Buna göre konusu bir miktar para olan ticari dava niteliğindeki alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması gerekmektedir. Bu bağlamda sigorta sözleşmelerine dayalı olarak açılacak prim veya sigorta tazminatı ya da bedelinin ödenmesi talebiyle açılacak davalar bakımından da arabuluculuk dava şartı olarak karşımıza çıkmaktadır. Öte yandan sigorta sözleşmesinde taraflardan birinin 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun anlamında tüketici olarak nitelenmesi durumunda sigorta sözleşmesi de TKHK m. 3/1 anlamında tüketici işlemi olarak nitelenecektir. Bu durumda da sigorta sözleşmesine dayalı olarak açılacak davalar bakımından dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması TKHK m. 73/A uyarınca dava şartı olacaktır. Ancak hem TTK m. 5/A hem de TKHK m. 73/A hükmünde öngörülen dava şartı, uyuşmazlığın çözümü için mahkemeye başvurulması halinde gündeme gelmektedir. Şayet uyuşmazlığın çözümü için HMK anlamında tahkim yoluna, Sigorta Tahkim Komisyonuna veya Tüketici Hakem Heyetine başvurulacaksa öncesinde arabuluculuğa başvurma zorunluluğu bulunmamaktadır.

Arabuluculuğun dava şartı olduğu haller dışında taraflar, HUAK m. 3 uyarınca uyuşmazlığın çözümü için arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak veya bu süreçten vazgeçmek konusunda serbesttirler. Ancak tarafların uyuşmazlığı çözümü için arabuluculuğa taşıyabilmeleri için o uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olması gerekir. HUAK m. 1/2, hangi uyuşmazlıkların arabuluculuğa elverişli olduğunun tespitinde yol göstericidir. Buna göre “Bu Kanun, yabancılık unsuru taşıyanlar da dâhil olmak üzere, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanır. Şu kadar ki, aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıklar arabuluculuğa elverişli değildir.”. Bu nedenle bir uyuşmazlığın çözümü için arabuluculuğa başvurulabilmesi için uyuşmazlık özel hukuktan doğmalı ve tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden kaynaklanmalıdır. Sigorta hukuku alanında da sigorta sözleşmesinden doğan sigorta tazminatı veya sigorta bedeli ile primin ödenmesi taleplerini ya da sigortacının rücu taleplerini içeren uyuşmazlıklar bu iki özelliği taşımaktadır. Arabuluculuğa elverişli bu uyuşmazlıklar bakımından arabuluculuğun dava şartı olmadığı durumlarda (örneğin uyuşmazlığın çözümü için HMK anlamında tahkim, tüketici hakem heyetlerine ya da Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulması durumlarında) ihtiyari arabuluculuğa başvurulabilecektir.